Türkiye uygulamalarında markalarla ilgili algı genel olarak yurtdışıyla oldukça farklı. “sınıf kapatma” olarak bilinen sistem oturmuş durumda. Bu nedenle yeni başvurularda da başvuru sahipleri bu sisteme ayak uyduruyor.
Bunun temel nedeni kullanım ispatının sadece uyuşmazlık söz konusu olduğunda zarar gördüğünü iddia eden taraf tarafından talep edilebilmesi ve yasal olarak belirli sürelerde ispatın yapılmasının gerekmemesi. Örneğin ABD’de veya İngiltere’de bir markayı tescil edip kenara atamazsınız. Çeşitli yıllarda kullanım ispatını doğrudan Ofis’e sunmak zorundasınız. Aksi halde markanız hükümden düşer.
Oysa Türkiye’de, bir markayı tescil edersiniz ve arkanıza yaslanıp beklersiniz. O markayı kullanmışsınız kullanmamışsınız fark etmez. Başka bir markaya itiraz edip kullanım ispatı talebiyle karşılaşmadığınız sürece sorun olmaz.
Bir de “itiraz alışkanlığı” vardır Türkiye’de. Elle tutulur bir neden olmadan, hatta kullanmadığı markayı elinde bir koz olarak tutan marka sahipleri bulunur. Hatta bazıları kimi zaman tanımlayıcı ibareleri bile tescil etmeyi başarmış olurlar ve piyasayı durdurmak için her şeyi yaparlar.
Marka sahipleri yönünden bu durum kimi zaman da kötü niyetli başvurular karşısında mecburen yapılması gereken eylemler olarak ortaya çıkar. Türkiye’de her tanınmış markayı veya bir şekilde tüketicinin beğendiği veya tercih ettiği markayı taklit etmek adeta gelenektir. Tanınmış veya bilinir olmasa da tescilli olduğunu gördüğü markayı önüne arkasına ek getirerek tescil ettirmek için ısrarlı olmaya kadar gider bu yaklaşım.
Bu nedenle de marka sahipleri, markalarını saldırılara karşı korumak için “sınıf kapatmak” zorunda kalabilir veya çok sayıda itiraz dosyalamak zorunda kalabilir.
Yani aynı durumun iki ayrı yönü her zaman vardır elbette. Ancak, marka kavramının tam yerine oturmadığı ve sistemin “kraldan çok kralcı“ bir dayatmayı da kimi zaman gözümüze soktuğu bir sistemin içinde vekil olmak da hiç kolay değildir. Hem müvekkilinizi marka algısının anlamına doğru yönlendirmek, hem de piyasadaki taklitçilere karşı korumak zorundasınızdır.
Diğer yandan, “vekil” olarak hizmet veren ama vekillikle ilgisi bile olmayan dolandırıcılarla uğraşırsınız. Her vesileyle kolay para kazanmayı tek hayat hedefi olarak benimsemiş insanlar -ki bunlar delikli jetonu icat eden Türk insanının yeni versiyonudur- yasada açık bulup köşeyi dönme azimleriyle her zaman ortalıktadır. En acısı da bunların hala birilerini dolandırabildiği gerçeğidir. Hala dolandırabildiği birilerini bulabilmeleri, gerçekten acı bir gerçek ve galiba çözümsüz bir sorun.
Sınai mülkiyet haklarıyla ilgili sahip olduğumuz deneyimin yanında, verdiğimiz hizmetin kalitesiyle de iddialıyız.
© 2023 desipatent.com.tr